Sinema'da Gerçeklik
- Celal ÜNLÜ
- 11 Şub 2015
- 1 dakikada okunur

Mevcut düzenin , hakim sistemin insanların zihnine prangalar vurduğu bu zaman da bir ''Düş perdesi'' olan Sinemanın gerçekçi olması gerçeğe sonuna kadar bağlı kalması fikrine katılmıyorum. Toplumların farklı afyonlar ile uyutulduğu gözlerimize perdelerin çekildiği bu yapay dünyada kendi doğasına yabancılaştırılmış insanın bu yalancı gerçeklik simülasyonuna sonuna kadar bağlı kalması Diyalektik Marxizm de ki Akvaryum örneğine benzer. Akvaryumda doğan balık denizi bilmediği için bu dört duvarı yaşam alanı oradaki hayatı da normal hayat sanır. Bertolt Brecth 'in epik tiyatrosundaki oyun bozma seyirciye işte bu yapay gerçekliği sezdirmek içindir. yapay bir hayatın taklidini yaparken oyunu bozarak seyirciye bu bir oyundur hissi uyandırır sinema da gerçekliği bozmak aslında insanlara bu simülasyon evreninin uydurukluğunu göstermektir. Matematik 'de eksi çarpı eksi nin artı yapması gibi.. Seyirciyi filmin gerçekliğinden koparmamak için yapaylığa yer verilmemeli, gerçeklik iyi yansıtılmalı görüşü bu nedenle benim dünya ve sinema görüşümde geçerli değil. Çünkü asıl gerçeklik akvaryum değil deniz ve okyanus yaşamıdır. Sinemada gerçekliği bozmak zihinsel tutsaklığa bir başkaldırı mahiyetindedir. ve doğayı olduğu gibi aktarmaktansa ona yapılan müdahaleler, içsel etkiler ile değiştirmek sinemayı sanat yapar.
Comments